Choose Your Color

ÂİLEDE AHLÂKIN ÖNEMİ: EŞLERİNİZE GÜZEL DAVRANIN

Akaid - Tefsir

ÂİLEDE AHLÂKIN ÖNEMİ: EŞLERİNİZE GÜZEL DAVRANIN

ÂİLEDE AHLÂKIN ÖNEMİ: EŞLERİNİZE GÜZEL DAVRANIN

  • 2021-01-03 22:58:32
  • Yediulya

Evlilik kurumunu îman ve ahlâk temelleri üzerine oturtan Hz. Peygamber (sav), kadınlara karşı kaba davranmayı şiddetle yasaklamıştır. Onlara vurmayı, onları yüzlerine karşı ayıplamayı ve evde bile olsa onlara küsmeyi reddeden1 Peygamber Efendimiz, “Kadınları önce dövüp gün sonunda da (yüzsüzce) cinsel berâberlik kurmak isteyen erkekleri şiddetle kınamıştır.”2 Kendisi de hanımlarından hiç birisine el kaldırmayarak ümmetine en büyük sünnetlerinden birini koymuştur.3 Hanımlara hiçbir zaman el kaldırmamak en önemli yaşayan sünnetlerden biridir. Hattâ kadınlara kaba davranıp dayak atmayı zulüm sayan ve bu tip kaba erkeklerle evlenilmeyeceğini belirten Rasûlullah (sav), Fatıma bt. Kays örneği üzerinden bizleri de uyarmıştır. Fatıma bt. Kays, Peygamberimiz’e gelerek kendisiyle evlenmek isteyen tâliplerinden bahsedip O’nun görüşünü almak istemiştir. Hz. Peygamber, dünürlerinin kimler olduğunu sorunca, Ebu Cehm, Muaviye b. Ebi Süfyan ve Üsame b. Zeyd’in adlarını vermiştir. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav), “Ebu Cehm’in elinden sopası düşmez; seni döver. Muaviye ise parası pulu olmayan, evi geçindirmekte zorlanacak birisidir. Sen Üsame ile evlen.”4 buyurmuştur. Hz. Üsame ile evlilik yapan Fatıma bt. Kays, böyle bir evlilikten çok memnun kalmıştır.5 Böylece Rasûlullah, hem irşad görevini yapmış hem de evlilikteki ölçüsünü bizlere bildirmiştir.

 “Müslümanların îman bakımından kâmil olanlarının ve ahlâken en güzel olanlarının âile ferdlerine en nezâketli davrananlar”6 olduğuna atıfta bulunan Peygamber Efendimiz, “Kişinin hanımının ağzına verdiği lokma sebebiyle bile sadaka sevâbı alacağını”7 söylemiştir. Söylediklerini önce kendisi uygulayan Hz. Peygamber (sav), kibarlık ve nârinlikte kadınları eye kemiğine teşbîh etmiş ve şu uyarıyı yapmıştır: “Kadınlar eye kemiği gibidirler. (Yaratılışına baskı yaparak) doğrultmak isterseniz onları kırarsınız. Fıtratına müdâhale etmezseniz onlardan istifade edersiniz.”8 Bu hadislerin bâzı tarîklerinde teşbîh edatı kaldırılmıştır. Belâgat sanatının inceliklerini ifâde eden bu farklı söylemleri bilmeyen dilsiz ve usûlsüz Müslüman feministler (!), farklı rivâyetlerden yola çıkarak bir sürü lüzumsuz beyanda bulunmuşlardır. İslâm düşmanlarına fırsatlar vererek yeni polemik alanları oluşturmuşlardır. Onlara sâdece, metodoloji ve belâgat okumalarını; indirgemeci, kompleksli bir dille konuşmamalarını tavsiye ederiz.

Hanımlarını ve tüm kadınları Rasûlullah (sav), nârinlikleri ve hassaslıkları sebebiyle kristallere benzetmiştir. Dünyâda böyle bir benzetmeyi yapan ikinci bir kimse yoktur. Kristalin ne olduğunu ve onu korumanın inceliğini bilen insanlar Peygamberimiz’i daha iyi anlayabilirler. Anlayışlarını eşlerine sevgi ve saygı olarak yansıtabilirler. Bera b. Malik ve Enceşe gibi bâzı sahabiler, şiir okumada ve recez söylemede maharet kazanmış kimselerdir. Develer, onların uyumlu şiirleri ile ritim tutarlar ve zaman zaman üzerlerinde kadınlar olduğu hâlde koşarlardı. Onların bu durumunu gören Hz. Muhammed (sav), şiir okuyan bu sürücülere şöyle diyerek hanımları taltîf etmiş ve tüm insanlığa onların ne olduklarını târif etmiştir: “Ey Enceşe yavaş olunuz! Kristalleri incitirsiniz.”9

Eşlerini incitmeme husûsunda da bizlere örnek olan Peygamberimiz, sevgisinin bir tezâhürü olarak onların eğitimleriyle de yakından ilgilenmiştir. Doğal hastalık durumlarında bile onların morallerini yüksek tutmuş, onları yanından ayırmamıştır.10 Bu durumda Kur’ân okuyamayan annelerimize Hz. Peygamber Kur’ân okumuştur. O’nun bu uygulamasını eşleri Hz. Ayşe ve Hz. Meymune şöyle anlatmışlardır: “Biz hayızlı olduğumuzda Rasûlullah, başını göğsümüze kor ve bize Kur’ân okurdu.”11 Hastalık hallerinde eşlerini rahatlatan Hz. Muhammed (sav), bu uygulamasıyla hayızlı durumlarında eşlerinin odalarını ayıran Yahudilerin yaptığı kaba uygulamaların ne kadar yersiz ve yaratılışa aykırı olduğunu insanlığa göstermiştir.

Dipnotlar

1 Ebû Dâvûd, 6, Nikâh, 42, H. no: 2142, II / 606.

2 Buhârî, 67, Nikâh, 93, VI / 153; İbni Mâce, Nikâh, 51, H. no: 1983, I / 638.

3 İbni Mâce, Nikâh, 51, H. no: 1984, I / 639.

4 Ebû Dâvûd, 7, Talak, 39, H. no. 2284, II / 713.

5 Beyhakî, 121, Nikâh, H. no: 13781, VII / 220.

6 Ahmed, Müsned, VI / 47.

7 Buhârî, II, Îman, 41, I / 20; Ahmed, Müsned, IV / 126.

8 Abdurrezzak, Musannef, H. no: 10391, VI / 173; Ahmed, Müsned, VI / 204.

9 Dârimî, İsti’zan, Beyrut 1997, H. no: 2702, II / 382; Hâkim, Müstedrek, III / 330.

10 Beyhakî, Büyu’, H. no: 11052, VI / 23.

11 Ahmed, Müsned, VI / 259; el-Humeydi, Abdullah b. Zübeyir, Beyrut, trsz., I / 149.

 

 
 
Paylaş: