Choose Your Color

Dâvânın Yûsufları İyi Okusunlar

Akaid - Tefsir

Dâvânın Yûsufları İyi Okusunlar

Dâvânın Yûsufları İyi Okusunlar

  • 2021-06-21 14:18:23
  • Yediulya

Hz. Yûsuf’a (as) genç yaşında bâzı lütuflar verilmiştir. Bu lütufların sâhibi Yüce Allah, verdiği bu lütufları âyette şöyle anlatmıştır: “وَلَمَّا بَلَغَ أَشُدَّهُ آتَيْنَاهُ حُكْمًا وَعِلْمًا وَكَذَلِكَ نَجْزِي الْمُحْسِنِينَ” “Derken, olgunluk çağına ulaştığı zaman (eğriyi doğruyu ayırmaya yetecek) keskin bir muhâkeme gücü ve (derin) bir kavrayış yeteneği bahşettik o'na; Allâh’ı görüyormuş gibi ibâdet edenleri Biz işte böyle ödüllendiririz.”1 Dinde derin bir anlayış ve öğrendiklerinin gereğini yerine getirmek2erdemiyle donatılan Genç Yûsuf, ideal gençlik için örnek olmuştur. Ayrıca rüyâları yorumlama3 ve iktisâdî konuları bilmede uzmanlaşmıştır. İlmî konularda derinleşmesi ileride kendisini iktidâra taşıyacak iki basamak olmuştur. Kur’ân bunları anlatırken muhâtaplarına Hz. Yûsuf üzerinden mesajlar göndermektedir. Bilgiyi bâtılın hizmetine vermek yerine Hakk’ın hâkimiyeti için kullanma yollarını Müslümanlara öğretmektedir. Hz. Yûsuf’un iktisat ve işletme konularında üstün bir donatımla hazırlanması, o çağda yoksulluk sorununun artması ve devletin işletmecilikte zarara uğratılması dolayısıyladır. Buradan çıkan sonuç; Müslümanlar hangi çağda hangi sorunlar varsa o alanlarda uzmanlaşmalıdırlar. Zaman ve insanlığa şâhit olmak da böyle bir donanımı gerektirir.

Yûsuf (as) bu hazırlık sürecini yaşarken sarayın hanımının ona musallat olduğunu Kur’ân-ı Kerîm’den öğreniyoruz.4Sûrenin 24-34. âyetleri arasında detaylı mâlûmât verilmiştir. Kur’ân bu kıssayı bir amaç uğruna anlattığı için teferruata dalmadığı gibi insanı tekellüfe sokacak rivâyetler hadis külliyâtımızda da yoktur. Bu konudaki nakillerin çoğu İslâm dışı kaynaklar vâsıtasıyla toplumumuza taşınmıştır. Vezirin eşinin Hz. Yûsuf’a duyduğu muhabbet Kur’ân-ı Kerîm’de öyle üst perdeden verilmiştir ki bu üslûbun Müslüman sanat adamları tarafından iyi algılanması ve realizm adına ahlâksız sunumlardan uzaklaşılması gerekir. Zâten bu ulvî anlayış şiir ve edebiyat geleneğimize girmiştir. Hâl böyleyken kıssayı rotasından çıkararak Kur’ân etrâfında süflî bir aşk hikâyesi uydurmak Müslümanca bir çıkış değildir. Kadının saldırısına ve tekliflerine karşı5 Hz. Yûsuf teyakkuz hâlinde olmuş ve ona zerre kadar iltifât etmemiştir. Yûsuf (as)’ın, Allâh’ın (c.c.) yardımı ile korunmasını Kur’ân bize şöyle nakletmiştir: “وَلَقَدْ هَمَّتْ بِهِ وَهَمَّ بِهَا لَوْلا أَن رَّأَى بُرْهَانَ رَبِّهِ كَذَلِكَ لِنَصْرِفَ عَنْهُ السُّوءَ وَالْفَحْشَاء إِنَّهُ مِنْ عِبَادِنَا الْمُخْلَصِينَ” “Hanım, Ona sâhip olmayı aklına koymuştu ve bütün düşünceleri Onunla meşgûldü. Yûsuf’ta da ona karşı bir meyil uyanabilirdi, fakat O, (iffet ve doğru davranış konusunda) Rabbinin açık ve kesin delîlini görmüştü ve hanımdan kurtulmanın hesaplarını yapıyordu. İşte, (kendisine böyle bir delil göstermiş olmakla) fenâlığı ve fuhşu Ondan uzaklaştırdık. Doğrusu O, Bizim ihlâsa erdirilmiş kullarımızdandı.”6 Âyetin tefsîriyle ilgili müfessirlerimiz çok şeyler söylemişlerdir. Bunların ayrıntılarına dalmak yerine bir kısmını İmam Mâturîdî’nin Te’vîlât’ından özetlemek istiyoruz: Âyette “Allâh’ın burhânı” olarak verilen şeyler; kadını öldürmek isteyip sonra bunun haram olduğunu bilip vaz geçmesi, babası Ya’kûb’un dudaklarını veya parmaklarını ısırmış bir şekilde karşısında durur vaziyette belirmesi vb.dir.7 Fakat Mâturîdî (rh.a) hurâfe türünden yakıştırmaların bir peygamber için helâl olmadığına vurgu yapmıştır ve yanlış iddiaları çürütmek için âyetlerden örnekler vermiştir.8 İmâmın bu uyarısının başta tasavvufî tefsirler olmak üzere göz önünde bulundurulması önemli bir hassâsiyettir. Aksi hâlde bâzı kurumları kurtaracağız diye nübüvvet müessesesini yaralamış oluruz. Ayrıca kesin olmayan bilgileri birşeyleri isbât etmek için kesinmiş gibi vermek de yorumu dinleştirmek olur. Böyle bir yaklaşım İslâmî ilimlerin metodolojisine aykırıdır. 

Sûrenin 27. ve 28. âyetleri mâsum bir gencin nasıl beraat ettiğini ve tuzaklardan ilâhî yardımla nasıl korunduğunu bildirmektedir. Burada önemli olan, makam sâhibi bir kadının teklîfine genç bir delikanlının hayır diyebilmesidir. Bu fasıl âyette şöyle anlatılmıştır: “وَرَاوَدَتْهُ الَّتِي هُوَ فِي بَيْتِهَا عَن نَّفْسِهِ وَغَلَّقَتِ الأَبْوَابَ وَقَالَتْ هَيْتَ لَكَ قَالَ مَعَاذَ اللّهِ إِنَّهُ رَبِّي أَحْسَنَ مَثْوَايَ إِنَّهُ لاَ يُفْلِحُ الظَّالِمُونَ” “Ve (olacak bu ya) barındığı evin kadını (kendini Yûsuf’a karşı duyduğu arzuya kaptırıp) o'nun gönlünü çelmek istiyordu ve (bu niyetle bir gün) kapıları sımsıkı kapatıp o'na: “Haydi, gelsene!” dedi. (Ama Yûsuf:) “(Böyle bir şey yapmaktan) Allâh’a sığınırım!” diye karşılık verdi, “Hem, efendim (olan eşiniz bu evde) bana iyi baktı! Doğrusu, zâlimler aslâ güvenliğe, esenliğe erişemezler!”9 Saray çevresinde, bir delikanlıya gönlünü kaptırmasından dolayı ayıplanan ve aşağılanan vezîrin karısı, kendini haklı çıkarabilmek için türlü entrikalar hazırlamıştır.10 Hz. Yûsuf, Allah katındaki en büyük günahlardan olan bu çirkin teklîfe evet demektense zindanlarda kalmayı tercîh etmiştir. Kur’ân onun bu asîl tercîhini şöyle nakletmiştir: “قَالَ رَبِّ السِّجْنُ أَحَبُّ إِلَيَّ مِمَّا يَدْعُونَنِي إِلَيْهِ وَإِلاَّ تَصْرِفْ عَنِّي كَيْدَهُنَّ أَصْبُ إِلَيْهِنَّ وَأَكُن مِّنَ الْجَاهِلِينَ” “(Yûsuf:) “Ey Rabbim!” dedi: “Benim için hapis, bu kadınların isteklerine boyun eğmekten daha iyidir. Çünkü Sen onların oyunlarını/tuzaklarını benden uzak tutmazsan, ben o zaman onların ayartmalarına kapılır ve (doğru nedir, eğri nedir) seçemeyen şaşkın kimselerden olurum.”11 Hz. Yûsuf’un bu tercîhi ile berâber zindan hayâtı başlamıştır. Zindanı tercîh etmiş ama dâvâsının geleceğini tehlikeye atmamıştır. Önderlik kadrosu üzerinden dînini yaralamamıştır. İşlenecek büyük bir günahla emânete liyâkatini kaybetmemiştir.


Dipnotlar:

1 Yûsuf 12 / 22.

2 Bagavî, Mealim’u-t Tenzil (muhtasar), s. 445-6.

3 Zuhaylî, Vehbe, et- Tefsir’ü-l Veciz, s. 238.

4 Bk. Yûsuf 12 / 24-34.

5 Bk. Yûsuf 12 / 24-25.

6 Yûsuf 12 / 24.

7 Mâturîdî, Te’vilat, c. VI, s. 226-7.

8 Mâturîdî, Te’vilat, c. VI, s. 225.

9 Yûsuf 12 / 23.

10 Bk. Yûsuf 12 / 31-32.

11 Yûsuf 12 / 33.

Paylaş: