Choose Your Color

32.TÂHA’L-HARÎRÎ (KUDDİSE SİRRUH)

Akaid - Tefsir

32.TÂHA’L-HARÎRÎ (KUDDİSE SİRRUH)

  • 2021-01-04 23:21:33
  • Yediulya

Doğumu: Harîr, H.1220 / M.1803

Vefatı: Harîr, H.1292 / M.1875

Şemâili

Uzuna yakın boylu, buğday tenli, nur yüzlü, heybetli ve vakurdu. Seyrek sakallı idi. Bu yüzden köse lakâbıyla anılırdı. Şeyhi ile aynı adı taşıdığından adları karışmasın diye “Köse Tâha” denilirdi. Yumuşak huyluydu. Kızdığı hiç görülmezdi.

***

Irak’ın Musul vilâyetine bağlı Erbil’in Harîicirc;r nahiyesindendir. Şeyhi Tâha’l-Hakkârî ile aynı adı taşımaktadır.

İlk tahsilini Erbil’de yaptı. Hıfzını ikmâl etti. Bağdât medreselerinden yüksek seviyede icâzet aldıktan sonra Mevlânâ Hâlid Bağdâdî’nin Erbil’de bulunan halifesi Hidayetullah Efendi’nin hizmet ve himayesine girdi. Hidâyetullah Efendi, Tâha’l-Harîrî’nin yerine irşad makamına geçecek olan M. Es’ad Erbilî’nin dedesidir. Tâha’l-Harîrî, fıtratındaki “üveysî” istîdad sayesinde sık sık âlem-i mânâda Allah Rasûlü (s.a.v.) ile görüşmek şerefine nâil olmuştur. “Üveysi” yolla irşad gören şeyhlerdendir. Erbil ve Musul bölgesinde yaklaşık kırk yıl süreyle halkı irşâd ile meşgul oldu.

***

Şeyh Tâha’l-Harîrî Hazretleri Erbil’in nahiyesinden olup, o havalide ilm ü fazlı ve kemâl-i ahlâkiyesi ile temeyyüz etmiş, bilâhere Rasül-i Ekrem Efendimiz Hazretlerinin ruhanî teveccüh ve füyuzât-ı nebeviyyelerine mazhâr olarak halkı irşâd ile görevlendirilen müstesna bir şahsiyettir.

Efendimiz (s.a.v), o zamanın Nakşî tarîkatının mürşidi Seyyid Tâha’l-Hakkârî Hazretlerine bir icâzetname yazıp göndermek üzere mânen emir buyururlar. Şeyh Tâha’l-Hakkârî Hazretleri, Tâha’l-Harîrî’yi görmediği halde aldığı manevî emr-i nebevi ile Nakşbendî tarîkatında irşada mezun olmak üzere bu icâzetnâmeyi yazıp Tâha’l-Harîrî ‘ye gönderir.

Seyyid Tâha’l-Hakkârî ile Tâha’l-Harîrî Hazretlerinin bulundukları mahal arasındaki mesafe, iki günlük yol kadardır. Bilâhere orta bir mahalde görüşmek arzu edilir. Seyyid Tâha’l-Hakkârî Hazretleri, görüşülecek yere Tâha’l-Harîrî Hazretlerinden önce gelir. Tâha’l-Harîrî, Seyyid Tâha’l-Hakkârî’nin huzuruna kapıda biraz bekledikten sonra girer. Müridlerinden bazıları, Efendi Hazretleri karşılamadığı için içeri girmedi, derler. Karşılaştıklarında Tâha’l-Harîrî Hazretleri Seyyid Tâha’l-Hakkârî’ye:

- Müridleriniz kalplerine sahip olsunlar, der. Odanın içini sayılamayacak kadar çok melâike-i kirâmın doldurduğunu ve onları rahatsız etmemek için bir müddet beklediğini ifade eder.

***

Taha’l-Harîrî’nin Kemâlâtı

Tâha el-Harîrî hazretlerinin irşadında şayân-ı dikkat iki nokta vardır:

1- Tâha’l-Hakkârî Hazretleri ile zahiren bir defa görüşmüşse de, hakiki feyiz almaları ve terbiye-i manevîyeleri şems-i hakikat ve nur-i nübüvvet Peygamber Efendimiz (s.a.v)’den vuku bulduğundan irşadları ruhanî (üveysi)’dir.

2- Terbiyeleri Fahr-i Âlem (s.a.v) vasıtasıyla gerçekleştiği için silsile-i neseb-i manevîleri de doğrudan doğruya menbâ-ı feyz ve şems-i hakikatten olması itibariyle neseb-i mânevîsinin vasıtasız ruhâni olması başkaca bir şerefi haizdir.

Bilimum turuk-u âliyede, ehemmiyete haiz olan silsile-i neseb-i manevî, teselsülen Nakşî ve Kadirî tariklarından Şah-ı Nakşbend ve Abdulkadir Geylani vasıtasıyla Peygamber  Efendimiz (s.a.v)’de müntehî olduğu halde Tâha’l-Harîrî Hazretleri direkt Peygamberimiz (s.a.v)’e dayanır. Tâha‘l-Harîrî Hazretleri Muhammedî meşrebe sahipdir. Çünkü cinnîleri de irşada memur olmuştur. Hatta cinlerden “Cüddûh” isminde bir halifesinin ve pek çok müridinin bulunduğu rivayet edilmektedir.

***

Tâha Hazretleri kırk yıl irşadla meşgul oldu. Gayr-i ihtiyari nice kerâmet ve tasarrufâtı vardır.

Tâha’l-Harîrî Hazretlerinin vefatına yakın halifesi Muhammed.Es’ad Efendi kendi yerine oğlunun postnişîn olması istirhamında bulundu ise de Şeyh Tâha: “Oğlum ben varken vardır, benden sonra yoktur. Büyük babanız Hidayetullah Efendi’nin bende çok hakkı vardır. O hakkı ödemek için bu emaneti ben size terkediyorum.” der. Vefatından altı ay sonra da Şeyh Tâha’nın oğlu vefat etti. Tâha’l-Harîrî’nin yerine Muhammed Es’ad Erbilî irşad vazifesini devam ettirdi.

Silsilede emaneti Tâha’l-Hakkârî Hazretlerinden aldı. “Köse Tâha” diye anılırdı.

*Tâha’l-Harîrî Hazretlerinin hayatı, Altın Silsile (H. Kamil Yılmaz, İst. 2003, Erkam Yayınları), isimli eserden istifadeyle hazırlanmıştır.        

Paylaş: