Choose Your Color

Kime Karşı Tesettür?

Akaid - Tefsir

Kime Karşı Tesettür?

Kime Karşı Tesettür?

  • 2021-06-10 11:13:04
  • Yediulya

Yüce Allah, Nûr Sûresi’nde kadınların yanlarında daha serbest hareket edecekleri kimseleri saymış ve şöyle buyurmuştur: “وَقُل لِّلْمُؤْمِنَاتِ يَغْضُضْنَ مِنْ أَبْصَارِهِنَّ وَيَحْفَظْنَ فُرُوجَهُنَّ وَلَا يُبْدِينَ زِينَتَهُنَّ إِلَّا مَا ظَهَرَ مِنْهَا وَلْيَضْرِبْنَ بِخُمُرِهِنَّ عَلَى جُيُوبِهِنَّ وَلَا يُبْدِينَ زِينَتَهُنَّ إِلَّا لِبُعُولَتِهِنَّ أَوْ آبَائِهِنَّ أَوْ آبَاء بُعُولَتِهِنَّ أَوْ أَبْنَائِهِنَّ أَوْ أَبْنَاء بُعُولَتِهِنَّ أَوْ إِخْوَانِهِنَّ أَوْ بَنِي إِخْوَانِهِنَّ أَوْ بَنِي أَخَوَاتِهِنَّ أَوْ نِسَائِهِنَّ أَوْ مَا مَلَكَتْ أَيْمَانُهُنَّ أَوِ التَّابِعِينَ غَيْرِ أُوْلِي الْإِرْبَةِ مِنَ الرِّجَالِ أَوِ الطِّفْلِ الَّذِينَ لَمْ يَظْهَرُوا عَلَى عَوْرَاتِ النِّسَاء وَلَا يَضْرِبْنَ بِأَرْجُلِهِنَّ لِيُعْلَمَ مَا يُخْفِينَ مِن زِينَتِهِنَّ وَتُوبُوا إِلَى اللَّهِ جَمِيعًا أَيُّهَا الْمُؤْمِنُونَ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ” “İnanan kadınlara da söyle: Onlar da bakışlarında ölçülü olsun, (bakılması uygun olmayan yerlere bakmaktan sakınsınlar. Kendilerine yasak olan hiçbir harama bakmasınlar. Her türlü ahlâksızlıktan, çirkin davranıştan uzak durarak) iffet ve nâmuslarını korusunlar. (Toplum içine çıkarlarken, beşerî münâsebetlerin gereği olarak ve İslâm toplumundaki örf ve âdetlere göre açılmasında sakınca görülmeyen ağız, göz ve el gibi uzuvlar yâni) görünen yerler hâriç (kadınsı câzibe ve) güzelliklerini (mahrem olmayan-yâni kendisiyle evlenmeleri ebediyen haram olmayan-kimselere) göstermesinler. Bir de, (başlarına alacakları) örtülerini, (saçları, kulakları, boynu, gerdanlığı ve göğsü örtecek biçimde) yakalarının üzerinden salıversinler. (Ayrıca, vücut hatlarını tamâmen kapatan dış kıyâfetlerini üzerlerine örtsünler. Gerek giyim kuşamlarında, gerek söz ve davranışlarında, mü’min bir hanıma yaraşan ağırbaşlı ve edepli bir tavır takınsınlar. Kadınlar her türlü kadınsı) güzelliklerini ve süslerini ancak kocalarına (gösterebilirler. Saçları, kolları, ayak bilekleri...gibi ikinci dereceden süslerini ise, Babalarına (dedelerine, amcalarına, dayılarına, damatlarına,) Kocalarının babalarına (ve dedelerine,) öz oğullarına, (torunlarına ve) kocalarının (başka bir kadından olan) oğullarına, (öz veya üvey) kardeşlerine, (öz veya üvey) yeğenlerine, (Ayrıca, süt emzirme sebebiyle mahrem olan süt kardeşi, süt babası, süt oğlu, süt yeğeni, süt amcası, süt dayısı gibi akrabalarına, temiz ve güvenilir) kadın arkadaşlarına, sâhip oldukları köle ve câriyelere, kadınlara ilgi duymayacak derecede yaşlanmış olan erkek hizmetçilere ve kadınların mahrem yerlerinin henüz farkında olmayan erkek çocuklara gösterebilirler. Bir de, gizledikleri güzelliklerini belli edecek şekilde ayaklarını yere vur(arak kırıta kırıta yürümesin, tahrik edici davranışlarda bulun)masınlar. (İşte bu kurallara uyduğunuz takdirde, temiz ve huzurlu bir toplum oluşturabilirsiniz. Fakat ne kadar titiz davransanız da, ufak tefek kusurlarınız, hatâlarınız olacaktır. Bunun için) Ey inananlar, hepiniz kötülüklerden, günahlardan tövbe edip topluca Allâh’a yönelin ki (dünyâda ve âhirette) kurtuluşa erebilesiniz.”1 Bu âyette söylenen, sayılan sınıfların dışındaki kimselerin yanında örtünme konusunda çok daha îtinâlı olunacağıdır. Nûr Sûresinde olduğu gibi Ahzab Sûresinin ilgili âyetinde de yanlarında dînin belirlediği sınırlar dâhilinde açılmaya ruhsat verilen2 kişiler şunlardır: “لَّا جُنَاحَ عَلَيْهِنَّ فِي آبَائِهِنَّ وَلَا أَبْنَائِهِنَّ وَلَا إِخْوَانِهِنَّ وَلَا أَبْنَاء إِخْوَانِهِنَّ وَلَا أَبْنَاء أَخَوَاتِهِنَّ وَلَا نِسَائِهِنَّ وَلَا مَا مَلَكَتْ أَيْمَانُهُنَّ وَاتَّقِينَ اللَّهَ إِنَّ اللَّهَ كَانَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ شَهِيدًا” “(Fakat) kadınların babalarına, oğullarına, kardeşlerine, erkek kardeşlerinin veya kız kardeşlerinin oğullarına, kadın hizmetçilerine yâhut sâhip oldukları câriyelere (serbestçe görünmelerinde) bir mahzur yoktur. Ama (ey Peygamber eşleri, her zaman) Allâh’a karşı emirlerini yerine getirip haramlarından kaçınarak takvâlı olun; şüphesiz Allah, her şeye şâhittir.”3 Âyetlerde hassaten vurgulanan konu; kadınlar dışarıya çıkacakları zaman dış elbiselerini üzerlerine almalarının zorunlu oluşudur. Âyet apaçık ortada iken; “amcamın oğlu, dayımın oğlu” veya “eniştem, kayınım” diye tesettür konusunda bir tâviz vermek Kur’ân’ın rûhuna aykırıdır. Kur’ân ve sünnet kimseyi potansiyel suçlu kabûl etmemiştir. Aksine, bir suç olmasın diye binde birlik fuhuş ve ahlâksızlık ihtimâllerine karşı önlemler almıştır. Bu bağlamda, yabancı kimselerin bulunduğu ortamlara çıkarken nasıl giyinilmesinin gerektiğini Yüce Allah, Müslümanlara şu âyette açıklamıştır: “يَا أَيُّهَا النَّبِيُّ قُل لِّأَزْوَاجِكَ وَبَنَاتِكَ وَنِسَاء الْمُؤْمِنِينَ يُدْنِينَ عَلَيْهِنَّ مِن جَلَابِيبِهِنَّ ذَلِكَ أَدْنَى أَن يُعْرَفْنَ فَلَا يُؤْذَيْنَ وَكَانَ اللَّهُ غَفُورًا رَّحِيمً” “Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve mü’minlerin kadınlarına söyle: Bir ihtiyaç için dışarı çıktıklarında örtülerini / cilbablarını üstlerine alsınlar, vücutlarını örtsünler. Bu onların hür ve nâmuslu bilinmelerini ve bundan dolayı eziyet edilmemelerini daha iyi sağlar. Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir.”4

Yabancı kimselerin yanlarında açılmama husûsunda çok radikal davranan Hz. Ömer (r.a), onları olur olmaz yerlerde tasvîr ederler endîşesiyle gayrimüslim kadınlarla Müslüman kadınların aynı hamamda yıkanmalarını hoş karşılamamıştır.5 Aynı konuda müfessir Mücahid de şöyle demiştir: “Müslüman bir hanım müşrik bir kadının yanında başörtüsünü çıkarmasın.”6 Bu teklifleri yapanlar sahabe veya sahabeye öğrencilik yapmış büyük müfessirlerdir. Kaynaklarla yüzleşmek kabîlinden bu görüşlere yer verdik.

Örtünmeyi emreden âyetler geldikten sonra Peygamber Efendimiz, hâne halkının yanına rahatça girebilen Hz. Enes’e: “Ey oğulcuğum! Bakışlarında ve eve giriş çıkışlarında daha dikkatli ol.” buyurmuştur.7 Tesettür âyetlerini inişleriyle berâber hayatlarında rehber edinen Müslüman kadınlar dışarıya örtüsüz çıkmamışlardır. Onların bu durumlarını Hz. Ayşe şöyle tasvîr etmiştir: “Hz. Peygamber sabah namazını kıldırdıktan sonra Medîneli hanımlar alacakaranlıkta kimseye tanınmadan örtülerine bürünmüş vaziyette mescitten ayrılırlardı.”8 Cilbabı olmayan Müslüman hanımların mescide gelirken başkalarından ödünç cilbab almakla emredilmeleri, Hz. Peygamber’in dışarıya çıkarken örtünmeye verdiği değeri göstermektedir.9 Peygamber Efendimiz Müslüman hanımların evlerinin dışında bir yerde soyunmalarını yasaklamış ve şu evrensel açıklamayı yapmıştır: “Hangi kadın kocasının evinin dışında bir yerde elbisesini çıkarırsa / soyunursa Allah Teâlâ ile arasındaki (edep) perdesini yırtıp atmış olur.”10 Buradaki soyunmaktan amaç, dışarıda tesettüre riâyet etmemek demektir. Bunun anlamı, Müslüman olduklarını söyleyen hanımlar; başlarına, eteklerine, giydikleri elbiselerin dekolte olup olmadığına, çoraplarına vb. dikkat edeceklerdir. Sere serpe plajlarda ve sokaklarda dolaşanlarla ilgili bir şey söylemek zordur. Eğer Allâh’a ve Kitâb’a îmân ediyorlarsa zâten vücutlarını teşhîr etmemeleri şarttır. Yapılan iş haramdır. Îmân etmeyenlere ise diyecek bir şey yoktur. Çünkü herkesin yaptığı, îmânının gereğidir. Bizim araştırmamız Müslüman olduğunu söyleyen hanımlar için bir anlam ifâde eder. Allah Rasûlü’nün şu hadîsini bilen ve inanan bir kimse elbette bu rivâyeti ciddîye alarak hayâtına anlam verecektir: “Evinin dışında bir yerde üzerinde hicap / örtü olmadan geceleyen kadınlardan Allâh’ın zimmeti / koruması, ahdi kalkmıştır.”11 Allah Teâlâ’yı ve Peygamberini hesâba katmayan bir kimse için hidâyet dilemekten başka bir şey yapılmaz. Unutmamak gerekir ki kişilerin giyim tercihleri ile îmanlarının gereklerini yapmaları arasında doğru bir orantı vardır.

“Müslüman hanımların örneği olan annelerimiz; Peygamber Efendimiz’in eşleri örtü husûsunda azîmet fıkhı ile amel etmişlerdir.” tespitini daha önce yapmıştık. Hz. Peygamber (sav), hanımı Hz. Meymune ile otururken gözleri âmâ olan Abdullah b. Ümmümektum adlı sahabisi evlerine gelmiştir. Peygamberimiz, hanımına örtüsünü üzerine almasını söyleyince, hanımı: “O adam âmâ/iki gözü de görmüyor, bizi tanıyamaz ve bilemez” cevâbını vermiştir. Bunun üzerine Hz. Peygamber: “Siz de mi âmâsınız? Adamı görmüyor musunuz?” buyurmuştur.12 Olay, Hz. Peygamber’in yabancıların huzûrunda hanımların örtünmesine ne kadar hassas yaklaştığını özetlemektedir. Bu anlayışlarının bir devâmı ve duyarlılık timsâli olarak Hz. Ayşe de, Hz. Peygamber’in vefâtından sonra, Rasûlullah (sav)’in ve kendi babası Hz. Ebubekir’in kabirlerini üzerinde cilbap olmadan ziyâret edermiş. Daha sonra aynı yere Hz. Ömer de defnedilince artık onları cilbapsız ziyâret etmemiştir.13 Çünkü Ömer (r.a) âileden birisi değildir. Bu anlayış çok özel olmasına ve fetvâ niteliğinde olmamasına rağmen biz, ufkumuzun açılmasına vesîle olur gâyesiyle olayı zikrettik. Esas konu; Müslüman hanımlar dışarıya çıkacakları zaman dış elbiseleri ve başörtüleri dâhil ciddî bir şekilde örtünmeleridir.

Örtünme emri Kur’ân ve sünnetle sâbittir. İlâhî bir emirdir; direnç alanını kırmak için ifâde edildiği gibi teferruat değildir. Fıkıh ilmindeki füruatın temelleri Kur’ân ve Sünnettedir. Sübut ve delâleti kat’î olan bir füruatı inkâr edenin ise İslâm’la bir ilişkisi kalmaz. Bu anlamda tesettür, Müslümanlığı gelecek nesillere taşıyacak olan varlık alanlarımızın en önemlilerinden birisidir. Müslüman hanımların şeklidir. Ne göğüslerini açıp ortasına “Allah” yazan bir kolyeyi takan kadın gibi ruhsuz ve şekilsizdir, ne de örtündüğü halde konuşması, kırıtması ve sigarasıyla açık biri kadar insanı tahrîk eden ruhsuz bir şekildir. Şekil ve ruh berâber olunca bir anlam ifâde eder. Unutmamalı ki ruhsuz şekil ölü olduğu gibi, şekilsiz ruh da varlık alanında kendine yer bulamadığı için ölü hükmündedir.


Dipnotlar:

1 Nûr 24 / 31.

2 Taberi, Camiu’l-beyan, X / 332.

3 Ahzab 33 / 55.

4 Ahzab 33 / 59.

5 Beyhaki, Nikâh, 78, H. no: 13542, VII / 153.

6 Beyhaki, Nikâh, 78, H. no: 13544, VII / 153.

7 Ahmed, Müsned, III / 227.

8 Malik, 1, Vukutu’s-Salât, I, I / 5; İbni Ebi Şeybe, Musannef, I / 354; Buhari, 13, Salât, I / 98.

9 Tirmizi, 388, Salat, H. no: 539, II / 419; Beyhaki, Iydeyn, H. no: 6240, III / 428.

10 Ahmed, Müsned, IV / 41; İbni Mace, Edep, 38, H. no: 3750, II / 1234.

11 Suyuti, Camiu’s-sağir, H. no: 8547, II / 520.

12 Ahmed, Müsned, VI / 296.

13 Zerkeşi, Burhaneddin, HzAyşe’nin Sahâbeye Yönelttiği Eleştiriler, trc. Bünyamin Erul, Kitabiyat Yayınları, Ankara 2002, 2. baskı, s. 199.

Paylaş: