Choose Your Color

İslâm Dâvâsının Çilesini Çekmeyenler Önderlik Konumuna Getirilmezler

Akaid - Tefsir

İslâm Dâvâsının Çilesini Çekmeyenler Önderlik Konumuna Getirilmezler

İslâm Dâvâsının Çilesini Çekmeyenler Önderlik Konumuna Getirilmezler

  • 2021-05-03 11:12:11
  • Yediulya

Önderlik konumuna getirilecek kimseler önce denenmeli; dâvâlarının çilesini çekmeli ve daha sonra onlara görev verilmelidir. Allah Teâlâ’nın yönetim işlerini ehil insanlara tevdi etmesiyle bağlantılı Kur’ân’da onlarca âyet vardır. Konuyu zihinlere yerleştirmek ve gönülleri iknâ etmek açısından şu örnekleri bir defa daha hatırlatmakta yarar görüyoruz: Yüce Allah, insanı bilgiyle donatıp emâneti taşımaya hazır hâle getirince, ona hilâfet görevi vermiştir.1 Akıl, bilgi, ahlâk, istikāmet ve fizikî yeterlilik emânete lâyık olmanın olmazsa olmazlarıdırlar. Emâneti ehline veren ve vermeyi emreden Rabbimiz aynı şekilde Hz. İbrâhîm (a.s)’ı önce çeşitli konularda denemiş sonra önderlik makâmına getirmiştir. Hz. İbrâhîm’in ilâhî imtihandan geçtiğini ve başarılı oluşunu belirten âyet şudur: “وَاِذِ ابْتَلٰٓى اِبْرٰه۪يمَ رَبُّهُ بِكَلِمَاتٍ فَاَتَمَّهُنَّۜ قَالَ اِنّ۪ي جَاعِلُكَ لِلنَّاسِ اِمَامًاۜ قَالَ وَمِنْ ذُرِّيَّت۪يۜ قَالَ لَا يَنَالُ عَهْدِي الظَّالِم۪ينَ” “Hani bir zamanlar Rabb’i, İbrâhîm’i birtakım (emir ve yasaklar içeren kurallar, teklifler ve) sözlerle imtihân etmişti. (İbrâhîm, tam bir teslîmiyetle Allâh’ın emirlerini harfiyyen yerine getirerek) hepsini başarıyla tamamlayınca, Allah: “(Ey İbrâhîm!) Seni (velâyet makâmını şahsına tevdî ederek) insanlara önder yapacağım!”demişti. İbrâhîm: “Soyumdan da (önderler çıkar, yâ Rabb!”) deyince, Allah: “(Hayır! Önderlik, liyâkat ve ehliyet gerektiren bir iştir, hiçbir ırk veya sınıfın imtiyâzında olamaz. Dolayısıyla) bu verdiğim söz (sâdece önderliğe lâyık olanları kapsar,) zâlimler için geçerli değildir.” buyurdu.”2

Sapmaların doruk noktasına vardığı ve Nemrut’un kendisini tanrı îlân ettiği bir dönemde Yüce Allah, Hz. İbrâhîm (a.s)’ı peygamber tâyin etmiştir. İbrâhîm peygamberi, Allah Teâlâ otuz veya kırk konuda imtihandan geçirmiştir. Bu imtihân alanı bir dâvetçi için hem fiziksel hem de mânevî hazırlık dönemini kapsamaktadır. Konuyu uzatmamak için, ayrıntısına girmeden müfessirlerin şu beyânını hatırlatmak istiyoruz: “Allah Teâlâ; Tevbe Sûresi 112. âyet, Mü’minûn Sûresi 1-10. âyetler, Ahzâb Sûresi 35. âyetin anlam alanlarına göre otuz konuda Hz. İbrâhîm’i denemiştir.”3 Bâzı âlimler bu gruba Meâric Sûresi 22-34. âyetleri de girdirmişlerdir. Konumuz olması bakımından Ahzâb sûresi 35. âyetini hatırlatmakta fayda görüyoruz: “إِنَّ الْمُسْلِمِينَ وَالْمُسْلِمَاتِ وَالْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ وَالْقَانِتِينَ وَالْقَانِتَاتِ وَالصَّادِقِينَ وَالصَّادِقَاتِ وَالصَّابِرِينَ وَالصَّابِرَاتِ وَالْخَاشِعِينَ وَالْخَاشِعَاتِ وَالْمُتَصَدِّقِينَ وَالْمُتَصَدِّقَاتِ وَالصَّائِمِينَ وَالصَّائِمَاتِ وَالْحَافِظِينَ فُرُوجَهُمْ وَالْحَافِظَاتِ وَالذَّاكِرِينَ اللَّهَ كَثِيرًا وَالذَّاكِرَاتِ أَعَدَّ اللَّهُ لَهُم مَّغْفِرَةً وَأَجْرًا عَظِيمًا” “Gerçek şu ki; Allâh’ın hükmüne kayıtsız şartsız teslîm olup esenliğe ulaşan erkekler ve kadınlar, Allâh’a ve âhiret gününe yürekten inanan erkekler ve kadınlar, bu îmânın gereği olarak, Rabb’lerine gönülden boyun eğen erkekler ve kadınlar, her zaman doğruyu söyleyen, verdikleri söze bağlı kalan erkekler ve kadınlar, bu yolda başlarına gelebilecek belâ ve sıkıntılar karşısında sabreden erkekler ve kadınlar, Allâh’a içtenlikle saygı duyan alçakgönüllü erkekler ve kadınlar, gerektiğinde servetini İslâm’ın yücelmesi uğrunda seve seve harcayabilen, yardıma muhtaç kimselere yardım eli uzatan erkekler ve kadınlar, oruç tutarak kendilerine hâkim olmasını bilen erkekler ve kadınlar, iffet ve nâmuslarını titizlikle koruyan erkekler ve kadınlar ve Allâh’ı sürekli yüreklerinde hissederek anan, O’na kulluğu gündemde tutan erkekler ve kadınlar var ya; işte Allah onlara, günahlarını bağışlama sözü vermiş ve onlar için cennette büyük bir mükâfât hazırlamıştır.”4

Sâdece bu âyette bile; Allâh’a gerçek teslîmiyet, kâmil îman, hayâtı O’nun yoluna adamak, ilâhî buyruklara sadâkat, baskılara ve güçlüklere karşı direnmek, Allâh’a mutlak itâat, infak, oruç ve cihâd için seyahat, iffeti/nâmusu korumak ve Yüce Allâh’ı her an zikretmek emirleri, önderlik makâmına giden yolun anahtarları olarak sunulmuştur. Özellikle îman ve İslâm alanlarındaki yetkinlik; bedelini ödeyerek Müslüman olmak siyâsal önderliğin en önemli şartıdır.

Îmandan, ibâdetlerden, ahlâktan, istikāmetten, güzel muâmeleden, sabırdan, tevâzudan, samîmiyetten, sadâkattan, adâletten, ilimden, merhametten, liyâkatten, kifâyetten ve hikmetten yoksun insanları Müslümanlara velî/siyâsal yetkili atamak dînin rûhuna aykırıdır. Emâneti zâyî etmektir. Ayrıca Allâh’ın açık emirlerine de muhâlefettir.5

 

Dipnotlar:

1 Bakara 2/30

2 Bakara 2/124

Taberî, Ebû Cafer, Câmi’u-l Beyân, c. l, s. 572.

4 Ahzâb 33/35

5 Nisâ 4/58

Paylaş: