Choose Your Color

Hadis ve Sünnete Tâbî Olmakla Hz. Peygamber’e (sav) Îmân Arasında Doğru Orantı Vardır

Akaid - Tefsir

Hadis ve Sünnete Tâbî Olmakla Hz. Peygamber’e (sav) Îmân Arasında Doğru Orantı Vardır

Hadis ve Sünnete Tâbî Olmakla Hz. Peygamber’e (sav) Îmân Arasında Doğru Orantı Vardır

  • 2021-04-19 12:37:51
  • Yediulya

Hz. Peygamber (sav)’in koyduğu hükümlerin bir kısmı onun ictihadlarıdır. Eğer ictihâd kapısı çeşitli gerekçelerle tamâmen devre dışı bırakılırsa din çözüm üretemez. Az önce açıkladığımız gibi hayâtın boşlukları bu durumda ideolojilerle doldurulmaya başlanır ki o zaman da şirk ortaya çıkmış olur. Ayrıca bilinmeli ki hayâtın sorunlarına çözüm üretmeyen dinler, insanlarını ruhbanlaştırırlar ve inandırıcı da olamazlar. İslâm bütün bunlardan müstağnîdir. Nâzil olmaya başladığı andan îtibâren Kur’ân, hayâtın problemlerinin yegâne çözümüdür. İslâm, sorunların çözümü olduğu için kısa sürede dünyânın her tarafında kabûl görmüştür. Bu durum İslâm’ın çabuk yayılmasındaki hikmetlerden sâdece birisidir. İslâm târihinde ictihâdî ehliyete sâhip kimseleri yetiştirmek amacıyla önemli ilmî çalışmalar yapılmış ve kurumlar oluşturulmuştur. Siyâsette zayıflama dönemleriyle berâber ehliyetli ulemâ yetiştirmek yerine, ictihâdın kurumsal anlamda dondurulmasıyla ideolojiler Müslümanların hayatlarını işgâl etmeye başlamış ve sorunları çözmede din, hayâtın dışına atılmıştır. Daha açık söylemle, dîne bıraktırılan boşluklar yapay dinler/ideolojiler tarafından doldurulmaya çalışılmıştır.

Hz. Peygamber’in koymuş olduğu hükümlere râzı olmakla ona itâat etmek arasında bir ilgi vardır. Bu manaya göre Kur’ân-ı Kerîm, “Hz. Peygamber’e itâati emretmiştir.”1 Rasûlullah da, dînî bir hüküm koyduğunda insanların almalarını istemiş2 ve elçi olması münâsebetiyle, elçiye isyânın onu gönderene isyân olduğunu şu hadîsiyle vurgulamıştır: “Kim bana itâat ederse Allâh’a itâat etmiş, kim de bana isyân ederse Allâh’a isyân etmiş olur.”3 Bu rivâyetteki ana tema, Hz. Peygamber’in Allah Teâlâ’nın elçisi olduğuna vurgudur. Dolayısıyla elçiyi reddetmek onu göndereni de reddetmektir. Tam da bu çerçevede, sünnetten dayanağı olmayan işlerin geçerli olmadığını ifâde eden Hz. Muhammed (sav), konuyla ilgili şu uyarıyı yapmıştır: “Sizden biriniz koltuğuna kurulmuş bir vaziyetteyken kendilerine bir sözüm ulaştığında veya bir emrim ya da yasağım geldiğinde “Biz, Allâh’ın Kitâbında bulduğumuzdan başkasını almayız; o neyi helâl kıldıysa alırız, neyi haram kıldıysa almayız.” dediğini duymayayım. Dikkat edin! Allâh’ın Rasûlü’nün haram kıldığı da Allâh’ın haram kıldığı gibidir.”4 Bu rivâyet üzerinde iyi düşünülecek olursa, sünnetin hayâtın ibâdet, ahlâk, iktisad, hukuk, siyâset, uluslararası ilişkiler, eğitim ve öğretim alanlarındaki olmazsa olmazlığı daha iyi fark edilmiş olur. Bu sahîh rivâyetler karşısında kişinin laf üretip din konusunda Peygamberden daha endîşeli olduğunu iddia etmesinin savunulur bir tarafı yoktur. Yukarıda temâs ettiğimiz üzere Hz. Peygamber hüküm vaz’ ederken de Allah Teâlâ’nın irâdesi ve murâkabesi altında bu işi yapmıştır. Bu davranışıyla O, dînin hayâtın problemlerine kayıtsız olmadığını insanlara öğretmiştir.

Dipnotlar:

1 Nisâ 4/59.

2 Müslim, 43, Fedâil, 38, Had No: 2361, II, 1835.

3 İbn Mâce, Mukaddime, 1, Had No: 3, I, 4.

4 İbn Mâce, Mukaddime, 2, Had No: 12, I, 6; Tirmizî, 10, İlim, Had No: 2663, V, 37.

Paylaş: